Bugün AKP’den şikayet edip,
Tayyip’e cehpe alan modern,
Aydınlıkçı,
Cumhuriyet değerlerine inanan,
Türk Milleti’ne bağlı,
Vatanını seven,
Atatürk başta bütün büyüklerimize değer veren
Her insanın aklında tutması gereken tek bir gerçek vardır…
CEMAAT bütün bu olayların baş sorumlusudur ve perde arkasında Türkiye’yi ele geçirmeye çalışan gizli güçtür…
İnanmayın…
Teslim olmayın…
Sesinizi çıkarın…
Savaşın…
Filed under AKP, Gulen, Recep Tayyip Erdoğan, Yazılar
Kesinlikle okunması gereken bir yazı, Atatürk kültür Merkezi’nin son dönemde ilgisiz kalmasının ardında yatan kafa karıştırıcı bürokrasi ve ihmaller zincirini anlatıyor. AKM gerçekten yıkılmalı mı? Toplumda bu yönde oluşturulmaya çalışılan fikir aslında, tahmin edileceği üzere gizli birtakım hesapların sonucu mu? Zaten bu nedenle sokaklarda değil miyiz?
İstanbul‘da Taksim Meydanı‘nda kurulu, opera, bale, tiyatro, konser ve kongre amacı ile kullanılan içinde bir sergi salonu ve sinema da bulunan, İlk defa 1969 yılında dünyanın dördüncü büyük sanat merkezi olarak hizmete giren Atatürk Kültür Merkezi, Türkiye’de Cumhuriyet döneminin simge yapılarından biridir.
Mimar Feridun Kip ile mimar Rüknettin Güney tarafından projesi çizilen, 29 Mayıs 1946’da temeli atılan bina, ödenek yokluğu nedeniyle tamamlanamayınca 1953 yılında Bayındırlık Bakanlığı’na devredildi ve 1956’da mimar Hayati Tabanlıoğlu projesi ile inşaata devam edildi. Bina, 12 Nisan 1969’da “İstanbul Kültür Sarayı” adıyla hizmete girdi. Açılışta Ferit Tüzün’ün Çeşmebaşı Balesi ileVerdi’nin Aida Operası sahnelendi.1*
2005 yılında Sakarya Üniversitesi tarafından hazırlanan rapora göre binanın ana taşıyıcıları tamamen depreme dayanıksız durumda. Taşıyıcılardaki demir ve beton korozyonu binayı güçsüz kılıyor. İşte bu rapor doğrultusunda dönemin Kültür Bakanı Atilla Koç AKM’yi yıkıp yeniden yapma fikrini ortaya atmıştı. Ancak kamuoyundan yükselen tepkiler üzerine bu…
View original post 985 more words
Filed under AKP, occupygezi, Recep Tayyip Erdoğan
Filed under AKP, occupygezi, Politika, Recep Tayyip Erdoğan
http://www.facebook.com/photo.php?fbid=562434007134137&set=gm.571153156238102&type=1&theater
tevfik caner..2 haziran’ı 3 hazirana bağlayan gece saat 2 gibi gözaltına alındı..gözaltına alınma işlemi 20 ye yakın polisin demir sopalarla dövmesi ve yüzüne yakın mesafeden 1 tüp dolusu biber gazının boşaltılması süretiyle yapıldı..polis arabasının bağajına konuldu..yolda indirilip tekrar dövülmek istendi..can havliyle bağaja yapıştı,dışarı çıkmadı..belki bu yüzden yaşıyor..
Polis amiri durumunu görüp onu dövenlere eline sağlık dedi..Devlet Hastenesine getirildi..tam oradayken aradım “abla çabuk gel, almayın telefonumu, avukatımla görüşüyorum, telefonumu alıyorlar, gel nolur” dedi ve telefon kapandı..avukat arkadaşlar Esra Erşan ve Ayten Kutlu ile gece saat 02.00 den sabah 6.00 ya kadar Caner’i aradık….Eskişehir Devlet Hastanesine gittik orada yoktu. ancak caneri tanıyanlar ve diğer görgü tanıkları canerin hastaneye getirildiğini, yanına kimsenin yaklaştırılmadığını, onunla konuşmak istediklerinde uzaklaştırıdıklarını ve 4 polisin onu orada sürekli “sıkıştırdığını” daha sonra muayene işlemi yapılmadan çıkarıldığını söylediler..
Oradan Emniyet Müdürlüğü gittik, bize ellerinde gözaltında olan kimsenin olmadığını, Cengiz Topel Caddesindeki Güvenlik Şubeye gitmemizi söylediler.. Çarşı Karakolu Güvenlik Şubeye, Güvenlik Şube Çarşı Karakoluna gönderdi..Gözaltına alınan diğer 13 kişiyi Çarşı Karakolunun nezaretinde bulduk..Aralarında caner yoktu..Yunus Emre Devlet Hastanesine gittik.. Hastane polisi ve danışmadaki memur adli vakalar arasında Caner’in olmadığını söyledi..Bu arada telefonla Emniyet içerisindeki tüm şubeleri aradık..Odunpazarı polis merkezine yönlendirildik..Orada tevfik isimli biri kişi vardı ama 50 yaşlarındaki bu kişi tevfik caner değildi..
Tekrar Emniyet Müdürlüğüne gittik biraz ısrar edince güvenlik şube müdürlüğünde bu isimde bir gözaltı olduğunu göylediler..Tekrar güvenlik şubeye gittik..Binanın içine bile alınmadık..Gene ısrarla telefonla arayarak ve kapıda sürekli durarak tevfikin gözaltında olduğnu ancak gözaltına alan ekibin TEM de görevli ekip olduğunu, halen Güvenlik Şubeye teslim edilmediğini öğrendik..Tevfik caner’in can güvenliğin duyduğumuz endişe katlandı..
Eskişehir milletvekili Kazım Kurt’u aradık..sağolsun ilgilendi..müracaat savcısı ve baro başkanını defalarca aradık ama ulaşamadık..Eskişehir Barosu yöneticileri Çağrı Yücel ve Müslüm Tuğcu ile sürekli iletişim halinde olduk..Bu arada güvenlik şubede çalışan bir polis pencereden kapıda bekleyen bizlere “hastanedeymiş getiriyorlar” diye bağırdı..iki kapısı olan şubenin her iki kapısına farklı arkadaşlarla bekledik..Gelen olmadı..Tekrar devlet hastanesine gittik.. Bu kez hastane girişine baktık..02.28 saatinde giriş yapılmış muatyene olmamıştı..Telefonla Yunus Emre hastanesini aradık..orada olduğu söylenince devlet hastanesinden Yunus Emreye geçtik..
Yunus Emre Devlet Hastanesinde sivil polisleri bulduk..Caneri görmek istediğimizi söyledik..sivil polisler “ifadede görürsünüz” dediler..Orada doktorla görüşmemiz sonrasında Caner’in 02.50’den itibaren kolu ve burnu kırık olmasından ağır darpa uğramasından dolayı hastanede müşaade altında olduğunu öğrendik..Yani Caner biz ilk yunus emreye gittiğimizde dahi hastanede olmasına rağmen bize gösterilmedi..
O sırada sivil polisler caner’i arka kapıdan bizle görüştürülmeden kaçırıldı..
Güvenlik şubeye vardığımızda biraz önce gelmişti ve durumu çok kötü idi..kolu ve burnu kırılmış vucüdü cürükler içindeydi..ayakta zor duruyordu..kendisinin arabanın bağajında taşındığını, polisin kendi hakkında “bunu kaybedelim, bir tarlaya atalım” diyererek fiziki işkenceye psikolojik işkenceyi eklemişlerdir..
yaklaşık 4 saatlik bir gözaltı takibi sonrasında bulduk caner’i..ve onu görünce polisin bizden neden kaçırdığını anladık..yukarıda ki fotoğraf biraz anlatıyor durumunu, ancak vücunda sayısız cop izi var..
Polislere bir insanı nasıl bu hale getirisiniz dedik..ses yok..sizin çocuğunuz yok mu dedik. ses yok..
caner kendisini bu hale getirenlerden gözaltı sonrasında savcılığa giderek şikayetçi oldu..şikayeti alan savcı şaşırarak anlattıklarınız 80’ler deki gibi dedi..evet 80’ler deki gibi..bu ülkede polis şiddetinde tarih 80’lerde donup kaldı..
Filed under AKP, occupygezi, Recep Tayyip Erdoğan
NO COMMENT..!
Filed under AKP, occupygezi, Recep Tayyip Erdoğan
Hadi herkes gelsin, Taksim’den daha kalabalık olmalıyız… Hadi hadi…
Who says teargas, water-gun and a touch of tyranny isn’t good for music 🙂
Filed under AKP, occupygezi, Politika, Recep Tayyip Erdoğan
It all started for a park… Now it is much more than that…
Dear residents of Ann Arbor,
Imagine the US government decided to demolish the Arb and build a shopping mall in the heart of Ann Arbor. They come down with excavators to demolish our beautiful park, without even asking our opinions. Us, the peaceful residents of Ann Arbor, gather for a sit-in protest in order to protect our Park. However, we face extreme police violence, tear gas and plastic bullets. As if this wasn’t enough, we receive no media coverage since the majority of the news agencies are submitted to the government.
This is more or less what is happening in Turkey. What started as a peaceful protest to protect a park at the heart of the city, turned into an uprising against the violation of human rights and oppression of civil freedoms all across the country. Irregardless of our ideologies, ethnicities, religions, in short, irregardless of our differences, we…
View original post 517 more words
Filed under AKP, occupygezi, Recep Tayyip Erdoğan
Thanks to our Taiwanese friends… I didn’t get a single word but still captures the essence of the problem accurately indeed… Kudos!!!
http://video.sozcu.com.tr/2013/video/haber/rizede-korkulan-oldu.html
In this video you see a group of people trying to lynch a group of people who intended to read a declaration regarding #occupygezi events. Police is using very soft measures like talking to keep them from doing that… Where is the gas, where is the love!!!
Caveo Cavi Cautum 